23 Aralık 2013 Pazartesi

Öcalan Serisi 3 - Öcalan Nasıl Yakalandı? Nasıl Teslim Edildi?

Öcalan paketi işte böyle teslim edildi

MİT'in Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıktıktan sonra gittiği Roma'da yaşadığı villayı havaya uçurmak istemiş.

Abdullah Öcalan’ın Suriye’den ayrılmasının ardından alarma geçen MİT, İtalya’ya gittiğini ve Roma’da deniz kenarında bir villada kaldığını belirleyince operasyon hazırlığına başladı. 1998’in Kasım - Aralık aylarında binayı havaya uçurmak için hazırlıklar yapan, başında Şenkal Atasagun’un bulunduğu MİT’in operasyonu ABD’nin itirazı üzerine son anda iptal oldu.

Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu ‘Son Darbe: 28 Şubat’ belgeselinin 10. bölümünde operasyonun detayları şöyle anlatıldı:

“Türkiye’nin gözü kulağı İtalya’dan gelecek haberdeydi. Ankara’nın gözü karaydı. MİT bir operasyon planı hazırladı. Öcalan’ın Roma’da kaldığı deniz kenarındaki villa havaya uçurulacaktı. Plan için önce Başbakan Ecevit’in onayı alındı. Ardından Cumhurbaşkanı Demirel’e anlatıldı. PKK liderinin kaldığı villaya yakın bir ev kiralandı. Malzemeler sevk edildi.

Komandolar denizden yaklaşacak ve evi Öcalan’la birlikte 15 dakikada havaya uçuracaklardı. Son derece riskli bir plandı. Bu hazırlık Washington ile paylaşıldı. ‘Birlikte yapalım’ önerisi yapıldı. Hemen reddedildi. Ankara Washington’dan aldığı bu ret cevabı üzerine harekatı askıya aldı. Ancak bu girişim, Amerikalılara Türkiye’nin bu konuda ne kadar ciddi olduğunu gösterdi. Ankara’nın gözünde ne Yunanistan, ne İtalya, ne de NATO vardı. Türkiye’yi kaybetmek istemeyen Amerika, Öcalan’ı ne pahasına olursa olsun Türkiye’ye teslim etmeliydi.

Bundan sonra Öcalan’ın hiç ummadığı zorlu bir macera başladı. Bu serüvende nereye gitse kapılar yüzüne kapandı. Bir koli gibi oradan oraya yollanmaya başladı.”

Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi belgeselde şöyle anlatıldı: “Yunanistan’ın verdiği Kıbrıs’lı ‘Lazaros Mavros’ adına düzenlenmiş pasaportla yanında iki örgüt üyesiyle Kenya’ya götürülen Öcalan 13 gün süreyle buradaki Yunanistan elçiliğinde kaldı. MİT Öcalan’ın Kenya’da izini sürerken, CIA Ankara istasyon şefi, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’u ziyaret edip bir not iletti: “Washington kararını verdi, Öcalan’ın yakalanması için yardım edeceğiz.” CIA hiçbir şeyi şansa bırakmamıştı. Kağıtta, hangi tip uçak kiralanması, ne tür kelepçe alınması gerektiği yazılıydı. Öcalan uçağa adımını attığı andan itibaren kameraya çekilmesi, yolculukta bir doktor bulundurulması, gereken ilaçlar bile tek tek yazılmıştı. Yardımın şartı da notta yazılıydı. Beyaz Saray, Öcalan’ın yolda kazaya uğramamasını, infaz edilmemesini ve adil bir mahkemede yargılanmasını istiyordu.

MİT 250 bin dolara bir uçak kiraladı. Bütün işaretlerini değiştirdi. Ve pilot ekibinin dışında uçağa 6 elemanını bindirdi. 1 doktor, 1 muhaberatçı, yabancı dil bilen bir uzman ve üç güçlü kuvvetli koruma. Antalya’ya gidip beklemeye başladılar. Gelen direktif aynen şöyleydi; ‘Uçak önce Uganda’ya gitsin, orada yakıt alsın, sonra Nairobi’ye gitsin. Uçak Nairobi Havaalanı’nın en ücra köşesine çekildi, ışıklar söndürüldü, 5 saat sürecek gergin bekleyiş başladı.

Yunanistan çözüldü

Washington Yunanlılara da baskıyı artırdı. Atina’nın ne direnecek gücü ne de niyeti vardı. Öcalan’a haberi Yunan elçisi verdi, Hollanda’ya gidiyordu. Ancak Öcalan’ın yanındaki PKK’lılar elçiliğin gözlendiğini anlamışlardı, silahlarla direndiler. Yunan görevliler kendi elçiliklerinden Öcalan’ı çıkartamıyorlardı. Bunun üzerine Kenyalılar devreye girdi, Öcalan ikna edildi ve Hollanda’ya gideceği söylenerek elçilikten çıkarıldı.

Öcalan tam 19.35’te Hollanda’ya götüreceği söylenen uçağın yakınına bırakıldı. Elinde çantasıyla uçağa yürüdü, uçağın altında sarışın yabancı dil bilen bir MİT görevlisi vardı. Merdivenleri çıktı. Uçağa binmesiyle birlikte üstüne atılan üç kişiye direnemedi. Şam’dan çıkışıyla başlayan yaklaşık 4 aylık maceranın sonuna geldiğini anladı. Artık çok geçti.” Tarih 15 Şubat 1999’du.

Öcalan Serisi 2 - Abdullah Öcalan Nasıl Yakalandı? -MOSSAD Liderinin İtirafı

Yıl 1999... Türkiye'nin savaş tehdidi sonuç vermiş ve PKK lideri Abdullah Öcalan yıllardan beri ikamet ettiği Suriye'deki Bekaa Vadisi'ni terk etmek zorunda kalmıştı.


Öcalan, İtalya'ya adım atar atmaz Türkiye ile İtalya arasında söz düellosu da başlamıştı... Ancak perde arkasında çok çarpıcı gelişmeler oluyordu. İşte bu gelişmeleri Öcalan'ın yakayı ele verdiği Kenya'nın gizli servisi 11 yıl sonra ilk kez ülkenin prestijli gazetesi The Nation'a anlattı. Adını vermeden gazeteye konuşan yetkilinin iddialarına göre Öcalan'ın yakalanışı Türkiye'nin talebiyle hayata geçen bir MOSSAD operasyonuydu. Kod adı da 'Uyanık'tı (Watchful).

Buna göre, Öcalan kendisine sığınacak bir ülke ararken dönemin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, İsrail'in o dönemdeki başbakanı Benjamin Netanyahu'yu arayarak “MOSSAD bize Öcalan'ı izlemek ve yakalamakta yardımcı olabilir mi?” sorusunu yöneltti. Netanyahu teredüt etmeden olumlu yanıt verdi. Ancak Ecevit'e, “Bu işin içinde MOSSAD'ın olduğu hiçbir zaman bilinmeyecek. Öcalan yakalandığı zaman bunun sadece Türk güçleri tarafından düzenlenen bir operasyon olduğunu açıklayacaksınız” talebini iletti. Ecevit de bunu hemen kabul etti. Netanyahu telefonu kapatır kapatmaz MOSSAD'ın başındaki Efraim Halevy'yi aradı. Operasyon için 6 kişilik bir MOSSAD timi oluşturuldu.

Kadın ajan peşinde

MOSSAD tarafından operasyona “Uyanık” (Watchful) adı verildi. MOSSAD şefi timden sadece Öcalan'ı izlemelerini, kendilerine talimat verilmediği sürece hiçbir şey yapmamalarını istedi. İlk takip Roma'da başladı. 2 teknik takipçi (yahalomin) ve bir kadın ajanın (bat leveyha) da bulunduğu ekip Öcalan'ın kaldığı apartmanın hemen yakınına izleme ve dinleme sistemi kurdu. Vatikan yakınlarındaki bölgede amaç kadın MOSSAD ajanının Öcalan'a yaklaşmasını sağlamaktı, ancak Öcalan İtalya'yı terk edince bu plan suya düştü.

Öcalan İtalya'nın ardından gittiği İspanya, Fas, Tunus, Suriye ve Portekiz'de hep MOSSAD ajanlarının takibindeydi. Tüm sığınma başvuruları reddediliyordu. Sonunda bir Hollandalı istihbaratçı Amsterdam'daki MOSSAD şefine “Öcalan KLM uçağıyla Nairobi'ye gidiyor” bilgisini verdi. MOSSAD timi hemen Kenya'ya uçmak için hazırlıklara başladı.

5 Şubat 1999'da “Tetikte” timi Kenya'ya indi. MOSSAD ve Kenya istihbaratı çok iyi ilişkiler içindeydi hatta MOSSAD'ın Kenya'da güvenli evlere sahip olmasına dahi izin veriliyordu. MOSSAD, CIA'nın da yardımıyla Öcalan'ın Yunanistan elçiliğinde saklandığını tespit etti ve hemen elçilik dinleme altına alındı. Öcalan'ın yaptığı tüm görüşmeler sokağın karşısında kamp kuran MOSSAD ajanları tarafından dinleniyordu.

Ve sonunda Halevy'den beklenen emir geldi: Öcalan'ı ilk fırsatta yakalayın! Bunun yöntemi olarak da Öcalan'ın koruma ekibine sızma gösterildi. Öcalan nasıl olduysa yanında silahlı korumalar ve bir makineli tüfekle Kenya'ya giriş yapmayı başarmıştı. MOSSAD, Öcalan'ın korumalarından birini gözüne kestirdi ve koruma Norfolk Oteli'nde içki içerken muhteşem bir Kürtçe konuşan MOSSAD ajanlarından biri yanına yaklaşarak dostluğunu kazandı. Öcalan'ın başvurularının reddedilmesi nedeniyle çok sinirli olduğunu öğrendi. Güney Afrika'nın da başvurusunu reddetmesinin ardından umutsuzluğa kapıldığını anlattı.

KENYA'DA EN ETKİLİ GAZETE

Haberin yayınlandığı Nation gazetesi Kenya'da 205 bin tirajıyla ülkenin en etkili ve ciddi gazetesi olarak kabul ediliyor. Gazete ayrıca Doğu Afrika'nın en büyük ve bağımsız yayın organı olarak tanınıyor. 1960 yılından bu yana İngilizce olarak yayınlanan gazete en yakın rakibine de 3 kat fark atmış durumda.

'Lazaros Mavros' pasaportuyla yakalandI

Türkiye'nin baskıları sonucu Suriye'den çıkmak zorunda kalan Öcalan, önce Rusya'ya, oradan İtalya'ya geçti. İtalyan Hükümeti tarafından da ülkeden çıkarılınca Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'nde saklanan Öcalan 16 Şubat 1999 tarihinde Bordo Bereliler tarafından uçakla Kenya'dan Türkiye'ye getirildi. Öcalan'ın üzerinden Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu çıktı.

MOSSAD lideri itiraf etmişti

MOSSAD'In o dönemdeki başkanı Efraim Halevy, emekli olmasının ardından yazdığı kitapta Öcalan'ın yakalanmasının bir MOSSAD operasyonu olduğunu ileri sürmüş, ancak Netanyahu'dan aldığı direkt emir nedeniyle tüm MOSSAD ajanlarına yönelik hazırladığı mesajda “Öcalan'ın yakalanmasıyla teşkilatımızın hiçbir alakası olmamıştır” ifadesini kullandığını itiraf etmişti. Bu mesajı yazma kararını Halevy kitabında şöyle anlatıyor: “Türk basınında çıkan haberlerin asılsız olduğu gerçeğinin hızla değişen durum içerisinde önemsiz olduğunun farkındaydım. Avrupa'daki Kürtlerin söylenenlerin gerçekten de doğru olduğuna inanmayı sürdürmeleri durumunda Avrupa topraklarında, uğratıldığına inandığı büyük ihanetin intikamını almaya çalışmakla kalmayıp, zor görevlerimizi daha da tehlikeli hale getirecek bir düşmanla karşı karşıya geleceğimizden endişeleniyordum. Bu şartlar altında Kürtler'e, liderlerinin yakalanmasıyla Mossad'ın uzaktan yakından alakası olmadığına dair açık ve net bir sinyal göndermek şart olmuştu.”

Öcalan Serisi 1 - Abdullah Öcalan Kenya'da Nasıl Yakalandı? -Yunan Ajan'ın Röportajı

Abdullah Öcalan, 1998 yılında Suriye'den ayrılıp Atina'ya gittikten sonra Yunanistanlı ajan Savas Kalendiris'le tanıştı. Türkçe bilen Kalendiridis, Yunanistan'dan başlayıp, Rusya, İtalya, Tacikistan, Belarus ve Kenya'ya uzanan ve Türkiye'de noktalanan yurtdışı macerasında Öcalan'a en yakın isimlerden biri oldu. Kalederidis o günleri Irak Kürdistan Bölgesi'nden gazeteci Noreldin Waisy'ye anlattı.

"AFRİKA'YA GİTMESİNİ ABD İSTEDİ"

Sizce Öcalan'ın Avrupa'dan Afrika'ya gönderilmesi bir Amerikan önerisi miydi?

Evet önerinin arkasında Amerikalılar vardı. Çünkü Türkiye'nin Afrika'da güçlü bir etkinliği yok. Öcalan Afrika'ya gitmeyi reddetti. Bazı Kürtler Moskova'ya gitmesini önerdi. İtalya'da 66 gün kaldı. İtalyan hükümeti daha sonra ülkeyi terk etmesi için baskı yapmaya başlayınca Rusya'ya döndü. Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright Rusya'da Dışişleri Bakanı Yevgeny Primakov ile görüşerek Öcalan'ı sınırdışı etmelerini istedi. Ruslar Öcalan'ı Tacikistan'a götürerek onun Rusya'da olmadığını söylediler. Daha sonra da St. Petersburg'a götürdüler. Burada uçaktan bile indirilmedi. Her an Rus mafyasının muhtemel bir suikastına hedef olabilirdi. Neticede Rusya'dan da ayrılmak zorunda kaldı. Hükümetimiz Öcalan'a Yunanistan'a dönmemesini söylemişti. Fakat Öcalan buna uymadı, 29 Ocak 1999'da gizlice, Yunan arkadaşları ve destekçilerinin yardımı ve özel bir uçakla Atina'ya döndü.

Siz Öcalan'la tekrar nasıl buluştunuz?

Öcalan Atina Havaalanı'nda polise görünmeden VIP Salonu'na gitmek istedi. Ancak polis onu tanıdı ve istihbarata bilgi verdi. Öcalan'la nasıl başa çıkabileceğimizi tartışmak için acilen toplantı yaptık. Öcalan'ın gayrı resmi yollardan geldiğini ve durumu görmezlikten gelebileceğimizi söyledim. Ancak istihabarat şefinin yardımcısı bunu reddetti. Öcalan'ı arayıp, Atina'da bir evde bulduk. Sonra müzakerelerimiz başladı.

"BELARUS İÇİN UÇAK HAZIRLANDI"

Ne gibi istekleri oldu Öcalan'ın?

'Gidecek bir yerim yok ve burada kalmak istiyorum' dedi. Biz onu gizlice Libya'ya götürmeyi önerdik. Avrupa'dan arkadaşları Hollanda'ya gidip oradan siyasi sığınma isteyebileceğini söylediler. Hükümet Öcalan'ı Belarus'a götürecek bir uçak hazırladı. Oradan da bir kargo uçağıyla Hollanda'ya, Rotterdam'a gidilecekti. Bana da Öcalan'a eşlik etme emri verildi. Ancak başkent Minsk'te bizi alacağı söylenen uçak gelmedi. -17 derecede 8 saat bekledik.

"HÜKÜMET İKNA ETMEYE ÇALIŞTI"

Öcalan'a eşlik edenler aynı kişiler miydi?

Hayır bu kez bizimle birlikte Hollanda'dan iki avukat, Kıbrıslı bir işadamı ve Kürt bir kadın vardı. Uçak gelmeyince Atina'ya döndük. Korfu Adası'na gidip 2 gün kaldık. Hükümet bir Afrika ülkesine gitmesi için Öcalan'ı ikna etmeye çalıştı.

"BAŞKAN SEÇENEĞİN YOK" DEDİM

Yunanlılar yakalanabileceğini bilmelerine rağmen neden Öcalan'a Afrika'ya gitmesini tavsiye ettiler?

Çünkü başka şansımız yoktu. Muhtemelen bunu Yunanistan'a bunu dikte edenler de Amerikalılar'dı. Güney Afrika'ya yakın bir ülkeye gitmesini önerdik. Oradayken siyasi sığınma için gerekli hazırlıkları yapacaktık. Öcalan benim fikrimi sordu. Ona 'Başka seçeneğin kalmadığı için kabul etmelisin' dedim. Kabul etti.

Bu ülke Kenya mıydı?

Başta bunun Kenya olduğunu bilmiyordum, uçakta öğrendim.

Kenya'ya giderken kaç kişiydiniz?

Öcalan, Kıbrıslı işadamı, İsveç vatandaşı bir Kürt adam, Almanya vatandaşı bir Kürt kadın ve ben. Kenya'nın başkenti Nairobi'de bizi Yunan Büyükelçi karşıladı. Kontrolden geçmeden ülkeye girdik, doğruca Yunan elçiliğine gittik. Kenyalı yetkililerin haberi olmadı.

Kaç gün kaldınız Kenya'da?

12 gün. Vardıktan bir gün sonra Güney Afrika Lideri Nelson Mandela'nın Yunan avukatını aradım. Süreci ayarlamak için G. Afrika'ya gitmem emredildi. Ancak Kenya hükümeti buna izin vermedi.

Öcalan Kenya'daki elçilikteyken Yunan hükümetine baskı yapıldı mı?

Kenya'ya varmamızdan birkaç gün sonra Yunan hükümeti büyük baskı altına alındı. Üst düzey bir Yunanlı yetkili krizi çözmemizi istedi. Öcalan'ı korumak durumunda olduğumuzu söyledim, Öcalan'ın başına kötü bir şey gelmesi hem Kürt-Yunan dostluğuna hem de Yunanistan'ın saygınlığına zarar verirdi.

"2 SAAT İÇİNDE KAÇIRABİLİRLER"

Sonuçta Öcalan nasıl kaçırıldı?

Kaçırıldığı gün pazartesiydi. Aynı gün Kenya Dışişleri Bakanlığı Yunan elçiyi çağırdı. Tüm iletişim araçlarımız devre dışı bırakıldı. Elçiliği ablukaya aldılar. Elçimiz bakanlığa gitmeyi reddetti. Kenyalı yetkililer gerekirse elçiyi güç kullanarak götürmek üzere binaya geldiler. Gitmek zorunda kaldık. Bakanlıkta uydudan çekilen görüntüleri gösterip 'Öcalan'ın elçilikte olduğunu biliyoruz' demişler. Kenyalılar Öcalan'ı bir uçakla Hollanda veya Finlandiya'ya göndermeyi önerdiler. Elçi Atina'yı aradı, onlar da anlaşmamızı önerdiler. Kenyalı yetkililer, akşam saat 19.00'a kadar süre verdiler ve "Bu saatten sonra elçiliğe suikastçiler girebilir, sizi öldürüp Öcalan'ı kaçırabilirler, bundan sorumlu değiliz haberiniz olsun" dediler.

Elçi Öcalan'a öneriyi açıkladı. Sadece iki saatimiz vardı. Öcalan 'Hadi gidelim, ne zamanımız ne de seçeniğimiz var. Arkadaşlarıma daha fazla yük olmak istemiyorum' dedi. Plana göre diplomatik plakası bulunan elçilik aracına binecektik. Araçla uçağın yanına kadar gidecek, ben araçtan inip uçağın içini kontrol edecektim. Uçak güvenliyse Öcalan'la birlikte uçağa binecek ve gitmek istediği ülkeye gidecektik. Ancak Kenyalılar bizi kendilerine ait 3 araca bindirdiler. Elçi ilkinde, Öcalan ortadakinde ve ben de 3'üncü otomobildeydim. Şoförler Kenyalı'ydı. Öcalan'ın bulunduğu otomobil yolda bizden ayrılınca şoförden Öcalan'ın bindiği otomobili takip etmesini istedik ancak bunu reddedip, havaalanında buluşacağımızı söylediler. Havaalanına varınca bir saatten fazla Öcalan'ı aradık ama bulamadık. Taksiyle elçiliğe döndük ve olayı Atina'ya bildirdik. Sonraki gün televizyondan Öcalan'ın kaçırıldığını öğrendik.