Öcalan paketi işte böyle teslim edildi
MİT'in Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıktıktan sonra gittiği
Roma'da yaşadığı villayı havaya uçurmak istemiş.
Abdullah Öcalan’ın Suriye’den ayrılmasının ardından alarma
geçen MİT, İtalya’ya gittiğini ve Roma’da deniz kenarında bir villada kaldığını
belirleyince operasyon hazırlığına başladı. 1998’in Kasım - Aralık aylarında
binayı havaya uçurmak için hazırlıklar yapan, başında Şenkal Atasagun’un
bulunduğu MİT’in operasyonu ABD’nin itirazı üzerine son anda iptal oldu.
Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu ‘Son Darbe: 28
Şubat’ belgeselinin 10. bölümünde operasyonun detayları şöyle anlatıldı:
“Türkiye’nin gözü kulağı İtalya’dan gelecek haberdeydi.
Ankara’nın gözü karaydı. MİT bir operasyon planı hazırladı. Öcalan’ın Roma’da
kaldığı deniz kenarındaki villa havaya uçurulacaktı. Plan için önce Başbakan
Ecevit’in onayı alındı. Ardından Cumhurbaşkanı Demirel’e anlatıldı. PKK
liderinin kaldığı villaya yakın bir ev kiralandı. Malzemeler sevk edildi.
Komandolar denizden yaklaşacak ve evi Öcalan’la birlikte 15
dakikada havaya uçuracaklardı. Son derece riskli bir plandı. Bu hazırlık
Washington ile paylaşıldı. ‘Birlikte yapalım’ önerisi yapıldı. Hemen
reddedildi. Ankara Washington’dan aldığı bu ret cevabı üzerine harekatı askıya
aldı. Ancak bu girişim, Amerikalılara Türkiye’nin bu konuda ne kadar ciddi
olduğunu gösterdi. Ankara’nın gözünde ne Yunanistan, ne İtalya, ne de NATO
vardı. Türkiye’yi kaybetmek istemeyen Amerika, Öcalan’ı ne pahasına olursa
olsun Türkiye’ye teslim etmeliydi.
Bundan sonra Öcalan’ın hiç ummadığı zorlu bir macera
başladı. Bu serüvende nereye gitse kapılar yüzüne kapandı. Bir koli gibi oradan
oraya yollanmaya başladı.”
Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi
belgeselde şöyle anlatıldı: “Yunanistan’ın verdiği Kıbrıs’lı ‘Lazaros Mavros’
adına düzenlenmiş pasaportla yanında iki örgüt üyesiyle Kenya’ya götürülen
Öcalan 13 gün süreyle buradaki Yunanistan elçiliğinde kaldı. MİT Öcalan’ın
Kenya’da izini sürerken, CIA Ankara istasyon şefi, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal
Atasagun’u ziyaret edip bir not iletti: “Washington kararını verdi, Öcalan’ın
yakalanması için yardım edeceğiz.” CIA hiçbir şeyi şansa bırakmamıştı. Kağıtta,
hangi tip uçak kiralanması, ne tür kelepçe alınması gerektiği yazılıydı. Öcalan
uçağa adımını attığı andan itibaren kameraya çekilmesi, yolculukta bir doktor
bulundurulması, gereken ilaçlar bile tek tek yazılmıştı. Yardımın şartı da
notta yazılıydı. Beyaz Saray, Öcalan’ın yolda kazaya uğramamasını, infaz
edilmemesini ve adil bir mahkemede yargılanmasını istiyordu.
MİT 250 bin dolara bir uçak kiraladı. Bütün işaretlerini
değiştirdi. Ve pilot ekibinin dışında uçağa 6 elemanını bindirdi. 1 doktor, 1
muhaberatçı, yabancı dil bilen bir uzman ve üç güçlü kuvvetli koruma.
Antalya’ya gidip beklemeye başladılar. Gelen direktif aynen şöyleydi; ‘Uçak
önce Uganda’ya gitsin, orada yakıt alsın, sonra Nairobi’ye gitsin. Uçak Nairobi
Havaalanı’nın en ücra köşesine çekildi, ışıklar söndürüldü, 5 saat sürecek gergin
bekleyiş başladı.
Yunanistan çözüldü
Washington Yunanlılara da baskıyı artırdı. Atina’nın ne
direnecek gücü ne de niyeti vardı. Öcalan’a haberi Yunan elçisi verdi,
Hollanda’ya gidiyordu. Ancak Öcalan’ın yanındaki PKK’lılar elçiliğin
gözlendiğini anlamışlardı, silahlarla direndiler. Yunan görevliler kendi
elçiliklerinden Öcalan’ı çıkartamıyorlardı. Bunun üzerine Kenyalılar devreye
girdi, Öcalan ikna edildi ve Hollanda’ya gideceği söylenerek elçilikten
çıkarıldı.
Öcalan tam 19.35’te Hollanda’ya götüreceği söylenen uçağın
yakınına bırakıldı. Elinde çantasıyla uçağa yürüdü, uçağın altında sarışın
yabancı dil bilen bir MİT görevlisi vardı. Merdivenleri çıktı. Uçağa binmesiyle
birlikte üstüne atılan üç kişiye direnemedi. Şam’dan çıkışıyla başlayan
yaklaşık 4 aylık maceranın sonuna geldiğini anladı. Artık çok geçti.” Tarih 15
Şubat 1999’du.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder