24 Temmuz 2013 Çarşamba

90ların Mahalle Maçı Kuralları

-İyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi
-Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu
-Maçtan önce kaleleri belirlemek için hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi
-Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi
-Üç korner bir penaltıydı
-Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı
-`Frikiklerde açıl biraz` denince `Burası Ali Sami Yen mi?` şeklinde cevap verilirdi
-Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi. Adım alma: Terimsel bir kavramdır. Açıklanması zordur. Sadece mahalle maçı yapmış olanlar bilir
-Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı
-Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `işe işe!` diye bağırırdı
-Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı
-Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı
-Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hagi, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı
-Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı
-Klişe laflar vardı: `At bakayim abinin kıllı göğsüne!`
-Elin avantajı olmazdı
-Bel üstü gol sayılmazdı
-Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi
-Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı
-Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu
-Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı
-Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi… Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım “sen tuvalete de mi böyle gidiyon?” diyerek ortalığı kızıştırırdı
-Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı
-Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip “adamın gol diyo” diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı
-Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: “hakeme gözlük, eline de sözlük” tü
-Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı
-Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: “Merak etme olm, teknik vuracam.”
-Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. Kalecilik sırası “Sonum bir Allah” diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı
-Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). Bu durumlarda ilk sektirmek isteyen “Birim bir Allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap” derdi
-Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı
-Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: “Adamın devam ediyor.” derdi
-Milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. Önce maçlar yapılır… Centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu
-Atan alır... Spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alınırdı
-Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. Aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi
-Skor ne olursa olsun akşam!? saati yaklaştığında “Golü atan kazanır.” kuralı işlerdi
-Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı
-El kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, “kasti değilki oğlum, gol olmaz.” denirdi
-Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı
-Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat yine de gol sayılmazdı.Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi
-Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi
-Kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.Rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder