Gezdiğim Tarih : 13-23 Kasım 2010
Kişiler : Tek Başıma
Kaldığım Yer : Liseden sınıf arkadaşım İsmail Kaptan'ın evi
2010'un Kurban Bayramı tatili 9 gün sürecekti. Liseden sınıf arkadaşım İsmail de Ukrayna'nın Kiev kentinde NAU'da (National Aviation University) okuyordu. Yeşil pasaportumun nimetlerinden faydalanabilmek için yurt dışı gezileri kovalarken fırsat tam denk gelmişti o sıralar Pegasus Hava Yolları Ukrayna'nın Kharkiv şehrine sefer düzenlemeye yeni başlamıştı ve tanıtım amaçlı olarak bilet fiyatları oldukça uygundu. -İstanbul-Kiev uçak biletleri gidiş dönüş en uygun 700-800TL civarında iken ben İstanbul-Kharkiv biletimi gidiş dönüş 150TL'ye almıştım. Araştırmalarıma göre de Kharkiv-Kiev arası tren biletleri de 15-20 USD civarıydı.
Sabiha Gökçen'den atladım uçağa doğru Kharkiv. Sabaha karşı 4:30 civarında bir gürültüyle paldır küldür zemini çok kötü olan bir piste iniş yaptık. Pist zifiri karanlık, uçağı kenara bir yola garip bir yere park ettiler, polis inenleri kontrol edecekmiş. Gece yarısı göz gözü görmeyen karanlıkta tek tek uçaktan iniyor, pasaportumuzu polise gösterip 5-10 saniye elindeki fenerle elimizi yüzümüzü tipimizi incelemesine izin veriyor daha sonra da ön taraftan traktöre bağlı kapalı römork tarzı bir taşıta biniyorduk. Herkes indikten sonra traktör hareket etti taşlı topraklı delikli çukurlu yollardan geçerek hava limanı binasına geldik. Herkes ne amaçla geldiğini ne kadar süre kalacağını filan soran küçük beyaz bir kağıt doldurup pasaport kontrol sırasına girdi. Polisler çok sinirli ve gergin görünüyordu çoğu kişinin pasaportuna damgayı güçlükle vuruyor ve valizlerinin içini arıyordu. Dertleri rüşvetmiş sonradan anladım bizim akıllı işleyişi bilen Türkler pasaportun arasına 10 dolar sıkıştırarak uzatıyorlar ve sıkıntı olmadan giriş damgasını vurdurup geçiyorlardı. Ben de gergin bir şekilde bayan polis memuruna uzattım pasaportumu güler yüzle damgamı vurup geri verdi tam valizimi arayacaklarken polisin bir tanesi pasaportumun yeşil olduğunu fark edip arattırmadan geçirdi beni.
Hava limanının çıkışında bekleyen gözü açık taksiciler bizi tren garına götürmek için 200 grivna (Ukrayna parası) teklif ediyorlardı. Telefonuma Türkiye'deyken İsmail'in annesinden aldığım Ukrayna hattını (Life) taktım ve İsmail'le konuştuk bana telefonla taksi yollayacaklarını söylediler. Süper bir sistem Kiev'den telefonla arayıp kilometrelerce ötedeki Kharkiv hava limanından tren garına müşteri bırakmasını söylüyorsunuz taksi şirketi de sizi almaya gelecek aracın rengini plakasını ve fiyatın ne kadar tutacağını mesaj atıyor. O sırada benim gibi tren garına gidecek olan bir kaç Türk abiyle tanışıp sohbet ettik biraz ve birlikte aynı taksiye binip gidelim dedik. Taksinin fiyatı 50 grivna Türk abilerle bölüştük bana da 20 grivna vermek düştü. İlk iner inmez gördüğüm orada bekleyen taksici 200 grivna diyordu ben sadece 20 grivnaya tren garına gittim. Yol da oldukça uzundu, telefonla aranıp çağrılan taksilerin fiyatı gerçekten çok ucuz Türkiye'ye göre. Ben gittiğim zaman yaklaşık 4,5-5 Ukrayna grivnası 1 Türk lirasına eşitti. Yani taksiye 20 grivna ödedim demiştim ya 4 TL tuttu.
Saat 05:40 civarı Kharkiv tren istasyonuna geldim. Bütün yazılar kiril alfabesiyle yazılmış ve İngilizce hiç bir yönlendirme bulamadım. Polislere soruyorum İngilizce bilen yok, kasadaki kadın anlamıyorum diyor. Arkadaşım Rusça mesaj gönderdi hangi sefer sayılı saat kaçta kalkan trene bilet almak istediğimi yazan onu gösteriyorum onu da kabul etmiyor. Tam çıldıracaktım bilet alamadığım için ki o sırada takside birlikte geldiğimiz Türk abiyi gördüm daha önce 4-5 sene Ukrayna'da çalışmış Rusça biliyordu. Ondan rica ettim ve tren biletimi ona aldırttım. Tren garındaki iğrenç pis leş gibi kokan sağa sola kusulmuş boş içki şişeleriyle dolu tuvalete girip çıktım hemen. Bi yarım saat kadar sırt çantamın üzerinde kestirip 06:56'da hareken eden 161 sefer numaralı trene bindim. Şansıma bulunduğum vagonun çoğu Pegasus'un uçağında birlikte geldiğimiz çapkın Türk abilerle doluydu. Bir miktar sohbet muhabbet bir miktar uyuyarak filan öğlen 12 gibi Kiev tren garına geldim. İsmail ve kız arkadaşı (Natalya) karşıladılar beni. Taksiye atlayıp eve geldik. Dinlendim biraz etrafı öğrenmeye çalıştım.
Kiev'de benim kaldığım taraflarda evler bitişik düzen küçük birbirine yapışık dairelerden oluşuyordu. İsmail'in ev NAU'ya yürüme mesafesindeydi. Okulun civarında bir çok kız yurdu ve bir tane de üniversite öğrencilerinin takıldığı meşhur "Forsage" gece kulübü vardı. Kulübün kapısındaki iri yarı bodyguard abiler eğer içerisi kalabalıksa seni inceliyor tipini giyim tarzını beğenirlerse içeri alıyorlar istemezlerse bekletiyorlar. Bazı günler de 18 yaş kontrolü için pasaportlara bakıyorlardı. Neyse ki biz hiç bi gece kapıda kalmadık =) İçerisi 3 katlı. Girdikten sonra sağ tarafta merdivenler var aşağıya inen kırmızı halılı aynalı lüks bir yol var orası VIP bölümü genelde daha ağır abilerin takıldığı çok kalabalık olmayan öğrenci kısmına pek hitap etmeyen kısım görmemiş olmayalım diye bi girdik çıktık biz de. Giriş katta ortada bir bar duvar kenarlarında deri koltuklar ve masalar var arada kalan boş alanlarda da çılgınlar gibi dans eden insanlar. Üst katta da sağlam bir eğlence dönüyor çok daha büyük bir pist ve DJ sahnesi kenarda yine bir bar ve balkon gibi asma katı var. Orayı daha çok kavga eden veya sarhoş olduktan sonra yakınlaşan çiftler kullanıyor biraz daha karanlık ve kıyıda köşede kalıyor. İçkilerin fiyatı Türkiye'de bir gece kulübünde içeceklerinize göre oldukça uygun. Ben mojito filan içmiştim güzeldi tavsiye ederim =) Popülasyon yoğunluğu ülke genelinde olduğu gibi kulüplerde de kız ağırlıklı. Orada okumaya diye giden Türk, Azeri, İranlı... tipler olmasa tam bir kız cenneti olacak.
Abartmıyorum Kiev'de (Ukraynalılar Kyiv diyorlar) yolda yürüyen 10 kişiden 8i kız ve 6sı oldukça güzel. Benim gibi makine mühendisliği okuyan erkekler için güzel bir hava değişimi oluyor diyebilirim =)
Bir ara Türk öğrencilerle "Parimatch" diye maç oynanırken online bahis yapılabilen bir siteye sarmıştık. Kaldığımız yerin yakınlarında iddia kafe tarzı bir yer vardı. Bayramın ilk günü 6-7 Türk erkek gittik Çin'in bi takımla maçı var 1-0 önde ve dakika 80lerde. Herkes canlıdan o maça girmeye başladı. 80.dakikada daha yüksek olan Çin kazanır bahsinin oranı dakikalar ilerledikçe düşüyor bizim Türkler bahis oynamaya devam ediyordu o maça. 90+2 oynanıyor bir arkadaş 100dolara yakın bir para bastı Çin kazanır diye. Son saniyeler artık diye biz bi arkadaşı aradık internetten maçın kaçıncı dakikada olduğuna bitip bitmediğine baktırıyoruz. Telefondaki çocuk dedi ki maç bitti 1-0. Biz 7 Türk birbirimizin bayramını kutluyoruz tebrik ediyoruz hepimiz iddiadan para kazandık diye. İlk İsmail gitti kuponuyla birlikte kasaya kadın maç daha bitmedi 90+5 oynanıyor deyip geri gönderdi. Biraz daha bekledik İsmail tekrar gitti kadın maç 1-1 bitti 90+6'da Çin gol yedi dedi. Herkes önce şaka olduğunu zannetse de acı haber iddia kafenin ekranlarına yansıdı maç 1-1 bitmişti 90+6'da gol olmuştu. O gün 7 Türk arkadaş toplamda 300 dolara yakın bir para kazandırmıştık iddia kafeye. Neyse ki benim kaybettiğim miktar düşüktü. Sonra hepimiz 90+2'de 100 dolar basıp en çok para kaybeden arkadaşı teselli ederek evlere dağıldık.
Gelelim ünlü cadde Kırşatik'e (Khreshchatyk). Hem kaldırımları hem de yolları çok geniş olan Kiev'in en meşhur caddesi. Caddenin bir ucu şehrin en meşhur meydanına çıkıyor. Özellikle hafta sonları cadde araç trafiğine kapatılıyor ve tamamen yayalara ait oluyor. Cadde hem şehrin en iyi alışveriş bölgesi olması bakımından, hem de bir çok iyi restorana ve bara sahip olması bakımdan oldukça iyi. Caddenin her iki tarafında da yer alan tarihi binalar ise ayrıca görülmeye değer.
Pechersk Lavra - Caves Manastırı ve St. Michael's Cathedrale ise altın yaldızlı kubbeli mimarisiyle şehrin görülmesi gereken yerleri arasında. Bunlar gibi bir çok kilise, manastır ve katedral bulunmakta Kiev'de.
Maidan Nezalezhnosti (Independence Square) yani Nazaleznosti meydanı, Kiev'in merkezinde en tanınmış yeri. Sosyal yaşamın yoğun olarak aktığı merkez burası. Bilhassa hafta sonları çok daha kalabalık. Bazen meydanda TV için platform kurulup canlı yayında showlar yapılıyor. Ana cadde araç trafiğine kapatılıp yayalara açılıyor. Bu esnada dolaşıp gece yada gündüz fotoğraf çekimleri yapmak güzel ve kolay oluyor. Meydanda o an bulunduğunuz noktadan dünyanın önemli merkezlerine, başkentlere olan uzaklıklar yazıyor. Meydandaki uzun heykel ve arkasında görünen büyük birada yazan "Ukrayna" yazısı sanki hatıra fotoğrafı çektirmek için özel olarak ayarlanmış gibi. Bir de yeraltı çarşısı var burada bir kısmının üzeri camla kaplı meydanın tam altına inşa edilmiş alışveriş merkezi tadında bir çarşı. Mutlaka görülmeli.
İsmail ve Natalya ile gezerken yolda inanılmaz bir show gördük. Alevle dans eden 2 kişi birbirinden tehlikeli ve birbirinden güzel hareketler yaptı sokakta sonrasında da klasik şapkayla para toplama merasimi. O da değişik ve keyifli bir deneyim oldu.
Shevchenko Parkı da şehrin göbeğinde kısaca gezdiğim güzel bir parktı. Oraya da uğramanızı tavsiye ederim.
İçkileri, rus votkaları çok çeşitli, meşhur ve fiyatları bize göre oldukça ucuz. Kalaşnikof silah, pistol tabanca, araba... vs. gibi seramikten veya camdan yapılmış içinde votka olan çok ilginç tasarımlı içki şişeleri var. Absent (Absinthe) ise yeşil renkli, markasına göre %60-75 civarı alkol oranı olan yeşil renkli, Türkiye'de satışı yasak olan çok sert bir içki. 1 şişe alıp hala o günden beri açıp içmeye cesaret edemediğim yeşil yeşil muhtemelen salonumun vitrinini süsleyecek bir içki.
Bayram tatilini değerlendirdiğim bu 10 günlük harika tatilden genel olarak aktaracaklarım bunlar. Türkiye'ye göre daha geri kalmış bir ülke, genç kızları bahsedildiği kadar meşhur, çok sayıdalar ve güzeller ama yaşlı kadınları çok itici. Gece hayatı eğlenceli, ulaşım, yeme içme, yaşam Türkiye'ye göre daha ucuz. İngilizcenin pek bir geçerliliği olmayan güzel bir ülke. Ukrayna'ya gidilecekse Kiev ya da Odesa'ya gidilmeli. Odesa'ya ben henüz gidemedim ama Ukrayna'nın Antalya'sı olduğunu ve mutlaka yaz aylarında gidilmesi gerektiğini söylüyorlar Karadeniz kıyısında bir sahil kenti. Bu keyifli yolculuğumu yine Kiev'den Kharkiv'e trenle Kharkiv'den de İstanbul Sabiha Gökçen'e Pegasus'un uçağıyla yurda dönüşümü tamamladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder